Prime Akademi

MEVSİMLERDEN VATA

MEVSİMLERDEN VATA

MEVSİMLERDEN VATA
Yazın coşkusundan sonra doğanın da hüzünlendiği güz mevsimini Ayurveda “Vata” olarak adlandırır.

Yazın coşkusundan sonra doğanın da hüzünlendiği güz mevsimini  Ayurveda  “Vata”  olarak adlandırır. Kısaca yaşam bilimi (life science) olarak tanımlanan Ayurveda, havaların soğumaya başladığı, rüzgarların arttığı, kuruluğun ve esintinin yüksek olduğu bu dönemlerde kişiye verdiği tavsiyelerle bedeni doğaya uyumlayarak dengeye getirmeyi amaçlar. Sadece fiziksel ve zihinsel araştırmalarla insan sağlığına yaklaşan batı tıbbına karşı Ayurveda kişinin hayat koşullarını bir üst seviyeye taşımayı amaçlar. Bu nedenle beden-zihin-ruh sarmalında dengeyi kurmaya çalışırken bireyin bulunduğu çevre koşullarını, sosyal çevreyi, insan ilişkilerini, iş hayatındaki tatminini, genel yaşam tarzını da ele alarak konuya bütünsel yaklaşır. Daha derinlere yönelmeyi amaçlar.

Vata beden tipini (dosha) ve mevsimindeki özellikleri, tavsiyeleri şöyle sıralayabiliriz:

Elementi: Ether (boşluk) ve hava

Özellikleri: Berrak, hafif, ince, soğuk, kuru, hareketli, sert, pürüzlü

Prensibi: Hareket (fizyolojik ve zihinsel aktiviteleri düzenler)ve iletişim

Organları: Kalın bağırsak (su alma ve atıkları gönderme) ve akciğerler (O2 alma, CO2 verme)

Organ elementi: Metal (tutma ve bırakma özellikleri).

Dengedeyken: Yaratıcılığı, esnekliği, hafifliği, neşeyi, özgürlüğü, huzuru, mutluluğu destekler. Dengeli vata, mutlu insan; coşkulu, istekli ve enerji dolu. Hayal dünyası zengin, konuşkan. İç tonu canlı.

Dengesizliğinde: Korku, sinirlilik, endişe, kaygı, tedirginlik, yalnızlık, insanlardan kopma ve uzaklaşma isteklerini ortaya çıkarır. Çevresel değişikliklere hassas; yüksek sese, kalabalığa, dokunuşa tepkili. Kronik yorgunluk hali, tükenmişlik ve depresyon. Fiziksel anlamda tipik sindirim sorunları: kabızlık, bağırsaklarda gaz, mide problemleri, sindirim krampları.

Etkin olduğu saatler: Sabah 02:00-06:00 ve öğleden sonra 02:00-06:00

Vatada temel tema hareket ve değişimdir. Bedendeki tüm hareketleri kontrol eder. Kasların hareketi, nefes alıp verme, kalp atımı, sindirim sistemindeki hareketler, sinir sistemi (beyinden gelen akımı sinir hücrelerinin karşılaması), eklemlerden yükselen sesler gibi.  Kişinin titremesi, ürpermesi, nöbetler, spazmlar, sırt ağrıları, sinirlilik hali, anksiyete, depresyon, uykusuzluk, tükenmişlik ….bedendeki Vatanın etkilendiğini gösterir.
 
Vata değişimin adı, kolayca dengeden çıkıyor; birşeyleri sonlandırmaktan ziyade başlatmayı tercih ediyor. Amaçsız alış veriş yapmak, sonuca bağlanmadan yürütülen konuşmalar, bir türlü tatmin olamama hali gibi.

Vata dengesizliğinde kişi dinlenmeli, aşırıya kaçmadan günlük rutinlerini takip etmeli. Bu düzenli rutinler bedene denge getiriyor. Kişi içinde saklı olanı keşfetmeye başlıyor. Gelene karşı koymaktan ziyade onunla uyum içinde olmayı araştırıyor. Ayurveda’da “benzer benzeri artırır” ve “karşıtlar dengeler” prensipleri göz önüne alınır.İşte bu prensiplerle denge yakalanmaya çalışılıyor. Doğru alışkanlıklarla sakinlik ve huzur bedene davet ediliyor.

Sonbaharda ve kışa geçiş dönemlerinde ,havalar daha hareketli ve soğuk, yani rüzgar tende toplanmaya başlıyor, eller ve ayaklar üşüyor. Esen rüzgarın çabukluğu hızlı konuşmalara, dağılan düşüncelere, değişik ruh hallerine sebep oluyor. Havanın kuruluğu teni, saçı, sinüsleri kurutuyor, gözler matlaşıyor, belki de deride çatlamalar, egzemalar oluşuyor. Doğada yeşil yaprakların sararıp solması, dökülmesi gibi, sonbaharı güzel karşılarken bir zaman sonra sinirlilik, depresyon hallerinin başlaması, eklem ağrılarının artması gibidir Vatanın tetiklenmesi.


Peki Vata coştuğunda nasıl dengeye getirebiliriz?

  • Hayatımıza düzeni davet edip bolca dinlenmek lazım. Hem fiziksel, hem de mental bir yoğunluk içindeyseniz kısa süreli sık molalar vermeli. Uykuya özen göstermeli, meditasyon yapmalı.
  • Bedeni ve bulunduğumuz ortamları ılık tutmalı.
  • Yediklerimize özen göstermeli; iyi pişirilmiş, sindirimi kolay sıcak-ılık-sulu gıdalar tüketmeli. Tatlı, ekşi ve tuzlu tadlara öncelik vermeli. Acı, baharatlı, kekremsi tadlara az itibar göstermeli. Gün içinde sık sık sıcak su, taze zencefil çayı, bitki çayı içmeli mesela.
  • Soğuk gıdalardan ve içeceklerden uzak durmalı.
  • Kuru ve çiğ gıdalardan biraz uzaklaşmalı; salata, meyve ve çiğ sebze gibi.
  • Bedendeki kuruluğu almak için ılık duş alıp, bedeni yağlayarak masaj yapmalı.
  • Yüksek sesli müzikten, gürültülü ortamlardan, eloktronikle uzun süreli temastan kaçınmalı
  • Alkolü, çayı, kahveyi, nikotini azaltmalı.
  • Yüzümüzü güneşe çevirmeli. Neşeli kişilerle görüşmeli, eğlenceli kitaplar okumalı, doğada yürümeli, bedeni aktif tutmalı. Bize coşku veren faaliyetlerde bulunmalı.

Bedenlerimiz kendisini devamlı yenileyen, akan nehirler gibi. Atomlar, moleküller, hücreler hep hareket halinde. Bu hareketli enerji, dalgalar halinde bedenin içinde ve çevresinde. Doğadaki en nihai ve yüce deha bedenin içsel zekasıdır derler. Bu zeka kainatın bilgeliğini alır ve insan bedenine ayna tutarak yorumlar. Bizler bitmeyen bir zekanın haznesiyiz, doğanın enerjisi gibi. Evren nasıl hareketliyse, nefes alıyorsa, organizmalarla doluysa, insan bedeni de aynı şekilde. Gayretimiz her ikisini mümkün olduğunca aynı frekansa getirerek dengeyi yakalamak ve sağlıklı olmak.

Sevgiyle ve sağlıkla kalın,

Ipek Yılmaz

Anketimize Katılın!